Güneşin altında, İspanya’nın sıcak sokaklarında Blondie Fesser, iri göğüsleriyle ve tombul kıçıyla meydan okurcasına duruyordu. Dışarıda, herkesin gözü onun oyuğu amcığında, kocaman butlarında ve diri sarkmış memelerinde saklıydı. Avrupa’nın en çılgın folloşlarından biri olduğunu bilen Blondie, bu kalabalıkta rezillik çıkarmaktan çekinmiyordu. O devasa poposu her hareketiyle ritim tutuyor; yumuşacık deri altından geçen damarlar, neredeyse patlayacak gibi geriliyordu.
Birden arkasında beliren sert kökleyici, Blondie’nin çıplak tenini yakarcasına içine girmeye başladı. Amcığı öyle ıslaktı ki her saplayışta hıçkırarak inliyordu. Dışarıdayız diye kestirip atmazdı o rezil kadın; adeta meydan okurcasına daha da derine bastırıyordu dayayan adam. Kalabalığın önünde kocaman kıçı sallanırken, sarkan göğüsleri ileri geri zıplıyor, ağızdan çıkan iğrenç küfürler arasında dillere destan bir sikiş yaşanıyordu. Blondie’nin amını parçalayan sertlik karın altını yalarken o da karşılık verircesine diken diken oluyordu.
İnatla hızlanıp azman gibi köklemesini artırdı adam; bedenler birbirine yapışmış, ter içinde kayıyorlardı. Kıçının içine dalıp çıkarken, bebeksi yüzü kıpkırmızı olmuştu ama gözlerinde hala o sapık bakış vardı. Her seferinde daha sert vurdukça Blondie’nin ıslaklığı daha da sel olup akıyor; amcığı kabarcıklı köpükler gibi dolup taşıyordu. Hasta bir zevkle bunu dışa vuran kadın, kalabalığa aldırmadan yüksek sesle ah edip bağırıyordu: “Yeter! Bitir sikimi içime!”
Sonunda dayanamadı adam; dudakları kenetlenmişken son bir hamleyle sonuna kadar soktu ve hızlıca boşaldı içeriye. İçindeki sıcak sıvıyla beraber Blondie de çöktü dizlerinin üzerine; yuvarlak poposu hâlâ titriyordu ama artık tatmin olmuştu. Sürüyen nefes alışverişleri arasında dışarıdaki kalabalık onları izlemeye devam ediyordu; Blondie ise utanç yerine kahkahalarla kendinden geçmişti. O an orada olan herkes şunu anlamıştı: Bu kadın sahnede değil sokakta bile kraldı ve kimse onun bu rezil sikişini engelleyemezdi!