Üstüne giymiş olduğu dar elbisesiyle Moretta Cox’un kıvrımları adeta gözleri kamaştırıyordu. Madrid’in sıcağında terleyen teni, hafif nemli saçları ve kocaman gögüsleri, sert yarakların hedefindeydi. Adamın dolgun kabarığı Moretta’nın dar amcığını parmak gibi didiklerken, o da inatla karşılık veriyordu; amcığının sıkılığı ve sıcaklığı karşısında nefesler derinleşiyor, ağızdan çıkan hırıltılar iyice keskinleşiyordu. Yarağın başını koynuna bastırıp sakso yapmaya başladığında sesleri odanın duvarlarına çarpıyor, daha fazla isteğin ateşini harlıyordu.
Moretta’nın ıslaklığı adamın kabağıyla buluşunca işler iyice kızıştı. Kasılarak dayanan kalçalarına sertçe vurdu, içeri girerken sanki göbekten tuttuğu gibi sıkıca çekti onu. Her kökleyişte Moretta’nın amcığı şiddetle geriliyor, ağzından inleten hırıltılar yükselirken adam kendi hazından patlamaya yaklaşıyordu. Kadının can havliyle karşılık vermesi, her hareketinde içine daha çok doldurması aralarındaki bağı dayanılmaz hale getirdi. Götüne vurduğu tok sesi oda boyunca yankılanırken Moretta çığlıklarını boğmaya çalıştı ama bendeni hiçbir şey durduramazdı artık.
Sikmenin temposu artıyor, adam sinirli bir şekilde batırıyor, çıkartıyor; sanki delicesine hükmediyordu ona. Kadının sıcak deliğini parçalayıp ter içinde bırakırken “Daha hızlı! Daha sert!” diye bağırıyordu kendi kendine. Moretta da bu dayanılmaz acı ile karışık zevki yutkunarak içine çekiyor, yarak göğsünün arasında titreşirken sakso yapmaya devam ediyordu. Son darbede boylu boyunca serildi yatağa, sırt üstü yattıktan sonra adam teklemeden son köklüğünü patlattı; ünlü koyu akıntısı kadının içini donatıp bedenlerini sarsan orgazm dalgasıyla birleşti.
Bütün o vahşi sikmenin ardından Moretta’nın yüzünde bitap ama tatmin olmuş bir ifade vardı. Adam ise hala titreyen eliyle omuzuna dokunuyor; “Senin gibisini daha önce görmedim” diyerek tatminsizce söylenip yeniden o deli arzuyla yukarı çıkmayı planlıyordu bile.